Monday, May 14, 2012

Chillout Festival 2012' yi Lomography Festival' a Çevirmeye Ne Dersin?

Monday, May 14, 2012 4 Yorum

Yazın geldiğini söylemenin en kesin yolu şüphesiz bütün gün güzel müzik, sınırsız içki, yıllardır görülememiş arkadaşlar ve tabii ki uzun süre profil olacak yaza giriş fotoğraflarının çekildiği festivallerdir. Chillout Festival yıllardır bu konuda öncülük ediyor ve yaza iyi bir başlangıç yapmak isteyenlere alternatifsiz eğlence vaadediyor.
20 Mayıs Pazar günü  analog makinanla bu festivale renk katmak sana da iyi gelecek! Son yıllarda bir nevi podyuma dönen festival alanlarında herkesin umrunda olan bir şey var ki o da : İyi görünmek ve iyi fotoğraflar elde etmek. Neyse ki bu konuda yardımımıza analog kurtarıcılarımız yetişiyor.



                                                                      Nasıl mı?
1- Boynuna astığın analog makinan seni digital makinaların gereksiz ağırlığından kurtarıp dans etmene asla engel olmayacak!


2- Geniş renk ve model seçenekleriyle kıyafetlerini kombinlemen hem zevkli hem de farklı olacak!


3- Festival alanları tam da senin için yaratılmış. Bol renk, sınırsız ilham kaynağı ve koca bir gün seni bekliyor!


4- Sahne ışıklarının vurduğu Jazzanova, Mao Mak, Stealing Sheep, Amber Topaz' ın burlesque şovu ve daha bir çok performansın yakalanabileceği kareler!


5- Olası bir zararda manevi kaybın yüksek olsa da en azından maddi zararın az olması gibi bir tesellin olacak!

Eğer hala bir analog makinan yoksa 20 Mayıs' a kadar Lomography Gallery Store Galata' ya uğra!


Adress: Şahkulu Mah. Serdar-ı Ekrem Cad. No: 5/B Beyoğlu, İstanbul

(Not: Lomography Gallery Store Galata tanıtımını bir sonraki yazımda bulabilirsiniz..)

Source: http://www.lomography.com.tr/magazine/news/2012/05/14/chillout-festival-2012-yi-lomography-festival-a-evirmeye-ne-dersin

Wednesday, May 9, 2012

Masumiyet Müzesi / Çukurcuma

Wednesday, May 9, 2012 2 Yorum

İtiraf ediyorum Masumiyet Müzesi benim için okuması işkence olmuş ve aylarca elimde sürünen bir kitap olarak yerini almıştı. Orhan Pamuk her ne kadar beğendiğim eserleri olsa da uzun betimlemeleriyle bazen can sıkıcı olabiliyor. Masumiyet Müzesi' de ufacık bir anın sayfalarca anlatılabildiği bir kitap. Belki bu kadar sevilmesinin sebebi budur ama benim bu kitabı en çok sevme nedenim kesinlikle kitapla aynı adı taşıyan efsanevi müze oldu. Öyle ki, geçen hafta sonu açılan müzeyi ziyaret ettiğimde bir anda okurken sıkıldığım zamanları unutup kitabı tekrar okumak için karşı konulamaz bir istek duydum. Her zaman kitaplarda hayal ettiğim dünyanın benim istediğim gibi kalmasını ve filmini izlemekten hoşlanmayanlardan oldum. Ama bu sefer durum değişti. Masumiyet Müzesi' ni ziyaret etmek sanki kitabın filmini izlemek gibiydi. O küçük detaylar ve deliliğin sınırındaki obsesif aşk ortaya ilham veren objelerle dolu bir tapınak çıkarmış.

I admit, it was kind of a torture reading ''The Museum of Innocence''. It took months for me to finish the book and only reason for that is the lengthy descriptions of the author Orhan Pamuk who is a great artist however he can be boring with the lenghty descriptions in his books. ''The Museum of Innocence'' is a book filled with pages of  lengthy description of a single moment. It might be the reason for it's popularity however it's certainly not a reason for me to like this book. When i visited ''The Museum of Innocence'' exhibition last weekend i fell in love with the book i hardly managed to finish. I have always been one of those people who refuses to watch the movie of a book just to protect the imaginary scenes in my mind. However this time it was different. Visiting ''The Museum of Innocence'' was like watching the movie and i enjoyed it a lot. Every little detail and the obsessed collecting habit created this unreal temple of love.



 Füsun' un ayakkabısından küpesine, sinema biletlerine, saç tokalarına ve Kemal' in biriktirdiği onca ıvır zıvıra bir an olsun inanmak istedim. Ve başardım da. Müzeden çıkarken oradaki her bir objenin yaşanmışlık dolu ve karakterlere ait olduğundan artık emindim. Hayalimde farklı yaratmış olsam da havada kalmış bir çok şey de anlamını buldu aynı zamanda. Yeniden okumaya başladığım Masumiyet Müzesi' ni eminim ki bu sefer daha hızlı bitirip müzeyi tekrar ziyaret edeceğim. Saatlerce durup, bakıp, düşünüp o çaresizliği ve saplantıyı anlamanın daha iyi bir yolu olmasa gerek. Kitabı hiç okumamış olsanız bile bir film şeridi gibi hayal edebilme olanağı taşıyan bu atmosferi kesin görün.

I wanted to believe all those items were really belonged to Fusun and Kemal. Her shoes, bobby pins, movie tickets and all those little things Kemal collected. Even if created completely diffrerent in my mind there were heaps of little details that i didn't really think about and after seeing the exhibition everything came together. I started reading the book again and hopefully this time I'll finish it quickly and will visit the exhibition again. Even if you haven't read the book I strongly syggest you to visit the exhibition you will understand the desperation and the obsession the book is all about.


 Orhan Pamuk sanıyorum ki ''Hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum.''  meşhur cümlesini pek rahatlıkla müzenin açılış günü için kullanabilir :) Harcanan emeğe, duyguya ve yaratıcılığa sağlık.

I believe Orhan Pamuk can easily say the famous sentence of his for the first day of the exhibition : " It was the happiest moment of my life and I simply didn't realize." I appreciate all the efforts, everyone included in the project did a splendid job.

Adress: Firuzağa Mahallesi, Çukurcuma Cad. Dalgıç Çıkmazı, No:2, Beyoğlu-İstanbul





Friday, May 4, 2012

18. İstanbul Tiyatro Festivali / Zero İstanbul-Mayıs

Friday, May 4, 2012 0 Yorum

Aslında özgür olmadığımız için mi sorgulayamayız yoksa sorgulayamadığımız için mi özgür değiliz? Bu yılki temasıyla en doğru cevabı iki yıllık bir aranın ardından heyecan veren bir geri dönuşle 18. İstanbul Tiyatro Festivali veriyor. İnsan haklarının sömürülmesinden savaşlara, şiddetin hayatımızda yer bulduğu her forma, sınırlara ve sınırlandırmalara  bir dışavurum olarak tasarlanan Özgürlükler-Sorgulamalar dikkat çekici içeriğiyle bu ay karşımızda.


 Program; Türkiye'yle Çin arasındaki dostluğu pekiştirmek amacı ile tasarlanan 'Turkiye' de Çin Kültürü Yılı' Festivali'yle başlıyor. Son zamanlarda İçimdeki Düşman sergisiyle akıllarda yer edinen Kutluğ Ataman festivale özel hazırladığı projesi SILSEL Türkiye' ye Yazılmış mektuplar ile 12-Mayıs-2 Haziran arası Galata Özel Rum İlköğretim Okulu'nda hepimizi hayalimizdeki gökyüzünü oluşturmaya davet ediyor. Berlin ''Hamlet'', Theatre National de Challiot ''Orfeo'', Young Vic Theatre Company ''Kafka'nın Maymunu'', Zimmerman & de Perrot ''Hans ya da Heiri'', ve Theatre de la Ville-Paris ''Gergedan''  gibi eserlerin yaninda programa ağırlıklı katılım İstanbul' lu topluluklardan gerçekleşiyor.


 100 den fazla tiyatro ve dans gösterisinin sanat severlerle buluşacağı bu günler; konuklarla söyleşi, sergi ve atölye çalışmaları ile daha da renklenmeye devam edecek. 22 farklı mekanda farklı deneyimler yaşamak için 10 mayıs 5 Haziran arası İKSV' de olmak tüm sanatseverlerin "deyim yerindeyse" görevi olmalı.

Venusenme, Zero İstanbul-Mayıs
Source: http://www.zeroistanbul.com/2012/05/10/18-istanbul-tiyatro-festivali/


Copyright © Venus En Me