Showing posts with label pera. Show all posts
Showing posts with label pera. Show all posts

Thursday, February 3, 2011

Frida Kahlo & Diego Rivera Sergisi

Thursday, February 3, 2011 1 Yorum



Sonunda sınavlarımdan kurtulup okulumu yarım dönem erken bitirerek, geçtiğimiz haftalarda ziyaret ettiğim Frida Kahlo ve Diego Rivera sergisini yazma fırsatı bulabildim. Beklemek  istememin sebeplerinden biri de henüz bitirdiğim Rauda Jamis ' in kaleme aldığı Frida Kahlo ' nun hayat hikayesini anlatan Aşk ve Acı isimli kitabı. Frida ' nın öyle derin ve unutulmaz bir yaşam öyküsü var ki aceleye getirmek O' na haksızlık etmek olacaktı. Kitabını da okuduktan sonra resimlerini hangi ruh halleri içerisinde resmettiğini daha iyi anladığımı söyleyebilirim. 20Mart 2011' e kadar Pera Müzesi' ne mutlaka uğramanızı tavsiye ederim.

                                                           Frida Kahlo (1907-1953)

Frida Meksika sanatının yeniden doğuşu gerçekliğinin en iyi kanıtı ve en büyük ressamıdır.

 Acılar geçicidir
Ama her sevinç,sonsuzluğa
Derin,en derin sonsuzluğa uzanır.
                                       - Frida'nın babası Guillermo Kahlo-

                                  

Kayıp kadınlar gözlerinin değiştiğini fark ederler. Kışın mor menekşe, lavanta ve gri renkleri tercih ederler. Bense gözlerimin safir rengi olmasını isteyeceğim. Oturma odanızdaki mum ışığı olacağım. Terasınızı aydınlatan tek ışık olacağım. Daha fazlasına ihtiyacınız olmayacak.
                                                                                                                      -Frida Kahlo-

                                    İçi Açılmış Yaşamı Görünce Korkan Gelin (1943)

Kahlo, bu tablosunda Memento moriden (ölü doğa geleneği) yararlanıyor ve çeşitli edebi kaynakları kullanarak kendisiyle cinsel haz ve aşk arasındaki karmaşık ilişkiyi betimliyor.


                                       Yatakta Otoportre ya da Ben ve Oyuncak Bebeğim(1937)

Resimde iki şey dikkat çekiyor: Yatakta Frida 'nın  yanında oturan çıplak bebek ve resmin bütün öğelerine hakim olan kısırlık.Detaylar daha kederli gösterilemezdi. Frida bu resimle yaptığı düşüklerin sıkıntısını dile getirmeye çalışmıştır. Bu sıkıntısını en iyi anlattığı diğer bir resmide taş baskı tekniğiyle yapmış olduğu düşük isimli eseri...

                                                                  Düşük (1932)

Ama bir an hazzın sonsuzluğunu bulmuş olan için lanetlenmenin sonsuzluğunun ne önemi vardır ki!
                                                                                             -Charles Baudelaire-          

                                                             Maymunlu Otoportre (1943)

Frida'nın La Esmeralda ' ya öğretmen olarak  atandığı yıllarda yaptığı bu resimde etrafı Sterliça(cennetkuşu çiçeği) ve  maymunlarla bezenmiş. Maymunları o dönem kendine hayran olan öğrencileri olarak tasvir ettiği düşünülebilir.

                                                      Frida Kahlo ve Diego Rivera

Diego' ya aşık oldum ama ailem bundan hiç hoşlanmadı, çünkü Diego komünistti ve bizimkiler onu çok, çok, çok şişman bir Breughel' e benzetiyordu. Bunun bir fille beyaz bir güvercinin evliliğini andırdığını söylüyorlardı. Herşeye rağmen 21 Ağustos 1929 'da evlendik. (...)
                                                                                                                  -Frida Kahlo-

Diego Rivera' dan bir kaç eser...

                                                        Diego Rivera-Ay Çiçekleri(1943)


                                                        Diego Rivera-Eldivenli Kız(1943)


                                        Diego Rivera-Natasha Gelman'ın Portresi(1943)


Çarpıcı yırtmacıyla beyaz giysisi Natasha Gelman' ın vücudunu tıpkı bir kala çiçeği gibi gösteriyor.


                                            Frida ile Diego,Mexico City' de Hastanede(1950)


Başrollerini Salma Hayek ve  Alfred Molina 'nın paylaştığı Antonio Banderas ve Edward Northon' ında rol aldığı  2002 yapımı Frida' nın kendi ismini taşıdığı ve hayat hikayesinin anlatıldığı bu film mutlaka izlenmeli!


Friday, January 21, 2011

Çarlık Rusyası ' ndan Sahneler.. Muhteşem Bir Sergi..

Friday, January 21, 2011 3 Yorum

Bir kaç gün önce  Pera Müzesi ' ni ziyaret ettim . Şiddetle gitmenizi tavsiye ediyorum! Eğer benim gibi fotoğraf çekecekseniz kesinlikle bir kere daha gitmelisiniz. Ben de öyle yapacağım. Çünkü fotoğraflara odaklanmaktan serginin keyfini tam anlamıyla çıkaramadım. Gidiş amacım Çarlık Rusyası ' ndan Sahneler ve Frida Kahlo  sergisi olsa da diğer sergileride çok beğendiğimi söylemeliyim. Toplam beş kattan oluşan serginin en üst katından başlayıp aşağıya doğru iniyorsunuz. Yukarıdaki  ilk iki katta Çarlık Rusyası ' ndan Sahneler sergisi mevcut. Üçüncü kata geldiğinizde Frida Kahlo & Diego Rivera sergisini geziyorsunuz.  İkinci kattaki Düşlerin Kenti: İstanbul isimli sergi ve son kattaki Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri sergisi birbirini inanılmaz tamamlamış. En son Kütahya ve Çini Seramikleriyle sergi son buluyor. Çıkarken sergiyle ilgili kitap,kartpostal ve hediyelik eşyaların satıldığı dükkana uğramayı unutmayın!  Diğer katlardaki sergilerden bir sonraki yazımda bahsedeceğim..

St.Petersburg'teki Rus Devlet Müzesi'nin koleksiyonundan seçilerek getirilen 65 eser  çalışma hayatı ve yoksulluk, çocukların dünyası, savaş ve ölüm, doğa manzaraları, kadınların kaderi ve kent soylularını konu ediyor.

                                          İlya Repin-Volga Kıyısında Burlaklar (1870-1873)

Rus realizminin temsilcilerinden İlya Repin' in Volga Kıyısında Burlaklar isimli tablosu serginin en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. İşçi sınıfının mücadelesinin anlatıldığı resimde burlaklardan genç ve kırmızıya yakın kıyafetli olanı yerinden doğrulan Rusya'yı sembolize ediyor.

Beni çevreleyen herşey, bana çok büyük heyecan veriyor, beni rahat bırakmıyor ve onları resme dökmemi talep ediyor; Gerçeklik insanı öyle hiddetlendiriyor ki, onu vicdan rahatlığıyla bir örgü örneği  gibi resmetmek mümkün değil.

                                                       İlya Repin-Sınava Hazırlık (1864)

                                                  İlya Repin-Anton Rubinstein Portresi (1887)

Babası rus annesi alman piyanist ve besteci Anton Rubinstein; ''Hıristiyanlara göre yahudiyim, yahudilere göre de hıristiyan, ruslara göre alman, almanlara göre de rusum'' sözüyle unutulmazlar arasındaki yerini alıyor.

                                                        İlya Repin-İşte Enginlik!(1903)

Bazılarının  fırtınaya tutulmuş genç kız ve delikanlının , Rus sanat eleştirmeni Vladimir Stasov tarafından; ''Büyük güçlükler karşısında bile cesur beklentilerini ve mutlu ümitlerini yitirmeyen Rus gençliğini” anlattığını düşündüğü portre beni benden aldı. İşte enginlik! İşte ben!

Ben 60'ların insanıyım. Benim için Gogol'ün, Belinski'nin, Turgenyev'in, Tolstoy'un idealleri hâlâ yaşıyor. Mütevazı çabam, vargücümle düşüncelerimi gerçeğe yaklaştırmaktır: Çevremdeki yaşam beni olağanüstü etkiliyor ve huzursuz kılıyor, adeta kendiliğinden tuvale akıyor.

Aleksey Korzuhin-Düğün Öncesi Eğlence (1889)

Dönemin panayır eğlencelerinin anlatıldığı Halk eğlenceleri isimli bölümde insanların yoksulluklarını ve devlet baskılarını unutup özgürce eğlendiklerini görüyoruz.


                                         Konstantin Makovsky-Maslenitsa Bayramı(1869)

Maslenitsa Bayramı Rusya' da kışa veda ve ilkbaharı karşılama bayramı olarak kutlanıyor.


Nikolay Bogdanov-Okulun Kapısında(1897)


Sergide dikkat çeken diğer bir tema da çocukların dünyası..Özellikle Nikolay Bogdanov' un Okulun Kapısında isimli eseri beni çok etkiledi..

                                                           Karl Lemoh-Yaz Tebriği(1890)

                                                    Nikolay Kasatkin-Öksüzler(1891)

Nikolay Kasatkin' in bu eserinde Rusya'da  o dönemde yaşayan çocukların Türklerle ve bazı Avrupa Devletleriyle olan savaşlardan olumsuz olarak etkilendiğini ve ölüm kavramını düşündüğünü görüyoruz. Duyarlı insanlar olan sanatçıların toplumun sorunlarını böyle güzel bir şekilde betimlemesine tanık olabildiğimiz için  gerçekten çok şanslıyız.

                                                   Alexey Korzukhin-Ekmek Kabuğu(1890)

 Karl Lemoh-Yeni Arkadaş(1885)

İvan Pelevin-Yeni Doğan(1888)

Eserlerin çoğu genel köy yaşantısını ince detaylarla çok iyi anlatıyor.

                                                       Pavel Fedotov-Genç Dul(1851)

Dönemin en önemli sorunların biride küçük kız çocuklarının ve kadınların genç yaşta görücü usulü olarak evlendirilmesiydi. Bir çok kadın kendinden yaşça çok büyük erkeklerle evlendirildiği için erken yaşta dul kalıyordu. Serginin Kadınların Kaderi isimli bölümünde konuyla ilgili bir çok seçkiye yer verilmiş.


                                                       Firs Juravlev-Sunağın Önünde(1874)

                                                   Akim Karneyev-Eşitsiz Evlilik(1866)


                                       Nikolay Yaroşenko-Bilinmeyen Bir Kadının Portresi(1893)

                                                 Nikolay Yaroşenko-Sıcak Bölgelerde(1890)

                                                     Nikolay Yaroşenko-Salıncakta(1888)

İlya Repin' den sonra en beğendiğim eserler Nikolay Yaroşenko' ya ait...


Serginin büyük bir bölümünde İvan Shishkin' in eserlerini görüyoruz. Doğa çalışması yapan ilk rus ressam Shishkin, 1898 yılında tuvalinin önünde ölü bulundu. Eserleri unutulamayacak kalacak kadar detaylı. Öyle ki bakarken kendinizi sanki ormanın içinde hissedebiliyorsunuz..
                                            Ivan Shishkin-Huş Ağacı Ormanında Dere(1883)


                                              Ivan Shishkin-Çam Ormanı Güneşli Bir Gün(1895)

Ve diğer muhteşem eseler...

                                                      Nikolay Koşelyev-Müzik Dersi(1865)


                                                    Valery Yakobi-Dilencinin Paskalyası(1860)


                                                      Vasiliy Maksimov-Kör Usta(1884)

                                                       Vasiliy Surikov-Yaşlı Bostancı(1882)

Sergide olupta buraya koyamadığım daha bir çok harika yapıt var. 20 Mart' a kadar sergiyi ziyaret edebilirsiniz...










Copyright © Venus En Me