Sunday, September 23, 2012
The Wheelers London
Anthony Bourdain hayatını kıskandığım nadir insanlardan bir tanesi. Dünya da var olduğundan bile bir çok kişinin haberi olmayan yerleri keşfedip, değişik tatlar ve kültürler arasındaki seyahatleri keşke dedirtecek cinsten. Bu hayranlığımı seyahatlerimde Anthony Bourdain olsa nereye giderdi diye araştırıp, onun izinden giderek biraz olsun giderebiliyorum. Londra' ya gittiğimde de beni ziyarete gelen erkek arkadaşımla beraber rotamızı No Reservation: London doğrultusunda çizdik. Tabiiki vardığımız adres bizi yanıltmadı ve İngiltere' de yediğimiz en iyi yemeği The Wheelers' ta yedik.
(Anthony Bourdain is one of the rare people who i envy his lifestyle of. He visits the places most people never heard of and he is never scared to taste something new. My admiration is just not limited to watching him on his show. I try to follow up on his footsteps whenever I'm on a holiday. When i went to London to study my boyfriend came to visit and we ended up discovering London with the guidance of No Reservation: London. Indeed The Wheelers was the right adress and it was the best dinner we had in London.)
Menü o kadar göz alıcıydı ki, yemeklerin birbiriyle uyumunu bir kenara bırakıp sevdiğimiz ya da merak ettiğimiz yemekler üzerine odaklandık.
(The menu is quiet impressive and we decided to try everything we fancied whether it goes well together or not.)
Başlangıçta söylediğimiz karides çorbası standartların çok üzerinde bir lezzete sahipti. Hiç bitmesin istedik..
(The entree was the soup which was extremely delicious, we wished we could eat it forever.)
Hemen arkasından gelen taze zencefil ve kişnişle tatlandırılmış tuna carpaccio da doğru bir tercihti. Zencefil, kişniş ve tuna uyumu oldukça lezzetliydi. Tuna o kadar yumuşaktı ki ağzınızda erimesinden tazeliğini anlayabilirsiniz.
(After the entree we had tuna carpaccio with ginger and corienderand yes, that was a great choice as well. Tuna, coriender and ginger combination is absolutely splendid. Yhe fish was so fresh, it was melting in the mouth.)
Yediklerimizin arasında en az beğendiğimiz Sauternes (tatlı Fransız şarabı) sosundan dolayı ördek pate oldu.
(Amongst all the food we had that night our less favourite was the duck pate and to be honest it was mostly the sauce which is made with Sauternes.)
The Wheelers' a gitmekteki en büyük nedenimiz videoda izlediğimiz bu harika hollandaise soslu bıldırcın yumurtasıydı. Çıtır milföy hamuru üzerinde yaban mantarı püresi ile tam kararında haşlanmış bıldrıcın yumurtalarının sunumu da tadı kadar iddalı ve unutulmazdı.
(The main reason for us to visit The Wheeleres was the quail eggs they make with hollandaise sauce. Perfectly cooked quail egg served on crusted puff pastry along with puree of wild mushroom... The presentation of the dish is as impressive as its taste.)
Üzerine sürülmüş hollandaise sosu ve eser miktarda kişniş damağınızda güçlü bir tat bırakıyor.
(Hollandaise sauce on top with a little bit of coriender leaves a sensational taste in your mouth.)
Finali geleneksel kuzu etli pie ile yaptık. Üzerindeki patates püresi ile farklı bir boyut kazanan pie bezelyelerin lezzetiyle birleşince ortaya unutulmaz bir yemek çıkmış. En kısa zamanda kendi yapacağım pie ın tarifini buradan paylaşacağım.
(As the final dish we had traditional English Shepherd's Pie.It's a splendid dish prepared with potato mash on top and fresh pies and it's a fantastic combination. I'll try the pie myself as soon as possible and here is the recipe for you guys in case you are willing to try it yourselves.)
Enjoy :)
Adress: 72-73 St. James's Street, London
Web Site: http://www.wheelersrestaurant.org/
Subscribe to:
Posts (Atom)