Thursday, January 27, 2011

Tüm Fırsatlar ve Öykü Atölyesi

Thursday, January 27, 2011 0 Yorum

Uzun zamandan beri roman yazmakla ilgileniyorum. Kafamda konu, kişiler ve kurgu oluşsa da öğrenmem gereken yazım teknikleri var. Bu ilgimi destekleyen erkek arkadaşım geçen gün http://www.tumfirsatlar.com/ isimli fırsat sitesinden öykü yazma tekniklerini öğreten bir eğitim çeki hediye etti. Bu eğitimden bahsetmeden önce bu sıralar fazlasıyla popüler ve mantıklı olan, bütün fırsatlara tek bir adresten ulaşabildiğiniz bu siteyi ziyaret etmenizi, hatta açılış sayfanız yapıp, her gün o güne özel fırsatları takip etmenizi öneririm. Ben öyle yapıyorum ve gerçekten değişik mekan ve aktivite fırsatları oldukça ilgimi çekiyor.

Gelelim Öykü Atölyesi' ne...


Şişli ' de bir stüdyo dairede hizmet veren Öykü Atölye 'sindeki ilk eğitimimi Park Kitap Yayın Yönetmeni Sedat Demir ' den aldım. Kendisinden öğreneceğim çok şey olduğuna hiç şüphem yok. Hayattan ve edebi değeri tartışılmaz eserlerden verdiği örneklerle yazı dünyasının içinde çok keyifli bir üç saat geçirdik.


Öyküleme, karakter oluşturma ve öyküde anlatım yollarıyla ilgili kafamdaki onlarca sorudan çoğuna cevap alma fırsatı buldum. Dört hafta boyunca devam edecek eğitimin sonunda ben ve benim dışımda eğitime katılan 14 kişinin yazdığı öykülerden oluşan kitabımız basılacak. Gerçekten böyle bir eğitime katıldığım ve sonunda ölmeyecek bir hatıra olan bu kitaba sahip olacağım için çok mutlu ve heyecanlıyım. Önümüzdeki haftaya kadar yazmam gereken öykü denemesini yazar yazmaz blogumda yayınlayacağım. Şimdi eğitmenimiz tarafından verilen okunması gereken roman alternatiflerinin bir kısmını sizlerle paylaşacağım...


Henry James-Bir Kadının Portresi
Miguel de Cervantes-Don Quixote
Fyodor Mikhailoviç Dostoyeveski-Karamazov Kardeşler
William Faulkner-Ses ve Öfke
Stendhal-Kızıl ve Kara
Franz Kafka-Amerika
Thomas Hardy-Çılgın Kalabalıktan Uzak
Gabriel Garcia Marquez-Yüzyıllık Yalnızlık
Franz Kafka-Şato
Hermann Broch-Bilinmeyen Değer
Fyodor Mikhailoviç Dostoyeveski-Suç ve Ceza
Frans Eemil Sillanpaa-Kutsal Yoksulluk
Gustave Flaubert-Madame Bovary
Harper Lee-Bülbülü Öldürmek
Luis Martin Santos-Sessizlik Zamanı
Jerome David Salinger-Gönülçelen
George Orwell-1984
Ingeborg Bachmann-Malina
Ivo Andriç-Drina Köprüsü
Ahmet Hamdi Tanpınar-Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saul Bellow-Boşlukta Sallanan Adam
John Fowles-Fransız Teğmenin Kadını
Milan Kundera-Ölümsüzlük
Aldous Huxley-Cesur Yeni Dünya
Michel Butor-Değişme
Orhan Pamuk-Kara Kitap
Andre Breton-Nadja
Sadık Hidayet-Kör Baykuş
Yusuf Atılgan-Aylak Adam
Mario Vargas Llosa-Kent ve Köpekler
Martin Eden-Jack London
Ferdydurke-Witold Gombrowicz
Alessandro Baricco-İpek
James Joyce-Dublinliler
Orhan Pamuk-Cevdet Bey ve Oğulları
Oğuz Atay-Tutunamayanlar





















Monday, January 24, 2011

İstanbul Modern Body Worlds Sergisi

Monday, January 24, 2011 3 Yorum
                                                            Deri Adam (1997)

Geçtiğimiz hafta uzun zamandır gitmek istediğim Body Worlds(Orjinal Vücut Dünyası) Sergisi' ne gittim. Alman bilimadamı ve anatomist Dr. Gunther Von Hagens’in İstanbul Modern' deki sıradışı sergisi  bilim ve sanatseverler için kaçırılmayacak bir fırsat. Mutlaka gitmeli ve bu deneyimi yaşamalısınız!
 Serginin yaratıcısı ve kavramsal tasarımcısı  Heidelberg' deki Plastinasyon Enstitüsü ' nün direktörü Angelina Whalley. Dr. Gunther Von Hagens ' in mucidi olduğu plastinasyon (çürüyebilir biyolojik örneklerin korunması yöntemi) tekniğinin sonucunda ortaya çıkan bu muhteşem çalışma dünya üzerinde 30 milyonu aşkın kişi tarafından ziyaret edilmiş. Bu sergi anatomi sanatının en güçlü örneklerinden biri.

                                   Dr. Gunther Von Hagens-Angelina Whalley
Öncelikle hiçte düşündüğünüz gibi korkarım ,bakamam ,iğrenirim gibi bir durum yok :) Çoğu arkadaşım bu sebeplerden dolayı sergiyi ziyaret etmediler.  Aksine sergide kendimize ne kadar yabancı olduğumuza  ve aslında görünen yüzümüzün dışında içerde de bambaşka bir dünyamız olduğuna çarpıcı detaylarla şahit oluyoruz. Sergi vücut bağışçılarının fotoğraflarıyla başlıyor. Onları o şekilde  görüp daha sonra birer kadavraya dönüştüklerini görmek oldukça iç acıtan bir durum...




Sergi döllenme evresinden başlayarak ceninlerle devam ediyor. Cenin gelişimini hafta hafta bildiren açıklayıcı yazılar konulmuş.





Bu kısımdan sonra serginin çeşitli lokasyonlarında kafatası, iskelet ve organlar görüyoruz.


Bu görüntülere biraz daha alışkın olduğumuz için asıl dikkati plastinatlar çekiyor.


                                                              Tai Chi Adamı (2006)

                                                              Satranç Oyuncusu (1997)

Poz vermiş bu plastinata, sinir liflerinin insan organizmasının bütününde nasıl ilerlediğini göstermek üzere, derin düşüncelere dalmış bir kişinin postürü verilmiş. Poz, bu plastinatın özel karakterini, anatomik kimliğini vurguluyor.

                                                          Basketbolcu (2002)

Basketbolcu plastinatı, vücudumuzdaki deriyi biçimlendiren kasları son derece dinamik bir duruşta gösteriyor.



Sergide en çok beğenilen ve dikkat çeken plastinatlar At ve Zürafa... Angelina Whalley şu sözleriyle çok doğru söylüyor:

Dev ve görünmeyen şeyler ziyaretçileri büyülediğinden, sergimize daha çok sayıda ve daha büyük plastinatlar ekledik.



                                                         Sürücülü Şaha Kalkan At(2000)
                                                   

                                                                        Zürafa

 Zürafa plastinatı dünyanın en uzun boylu plastinatı olma özelliğini taşıyor.
                
Yurt dışında düzenlenen Body Worlds sergilerinde buraya getirilmemiş bir çok plastinat var. Örneğin Goril bunlar içinde görmek istediklerimden sadece biri..

                                                                 Yaşlı Adam

Embriyodan yola çıkarak geldiğimiz nokta gerçekten hayret verici ve düşündürücü. Kaçırmadan ziyaret etmenizi ve çıkarken Body Worlds kitabını satın almayı unutmamanızı tavsiye ederim.


                     


Ayrıntılı bilgi için: http://www.bodyworlds.com/ adresine bakabilirsiniz.

The Tree

2 Yorum


 Geçen gün erkek arkadaşımla 21 Ocak Cuma  günü vizyona giren Julie Bertucelli 'nin ikinci filmi The Tree(Ağaç) 'ye gittik. Filmin Avustralya' da geçiyor olması da ablam orada yaşadığı için ayrı bir tercih sebebiydi. Film 2010 yılında Cannes Film Festivali 'nde kapanış filmi olarak gösterilmiş. Buda sanırım beklentilerimi yüksek tutmama neden oldu.. Herhangi bir action ya da fırtına dışında olağanüstü bir sahnesi olmadığı için evde izlenebilecek filmlerden diyebilirim.

Anne rolünde en son Lars Von Trier ' in Antichrist filminde rol alan Charlotte Gainsbourg oynuyor. İnanılmaz itici ve çirkin bulduğum oyuncu hemen hemen her rolünde kendisinden nefret ettirmekte çok usta. Filmde Dawn ismiyle tanıdığımız Charlotte eşinin ölümünden sonra babasız kalan dört çocuğuyla ilgilenmek yerine teselliyi yeni patronunun kollarında arıyor. Kadın zaten itici, bide üstüne eşinin yasını tutacağına bu kadar çabuk atlatması filmin bütün duygusallığını bitirdi. Protesto edip çıkıcaktık nerdeyse :) Özellikle bar sahnesinde ilk adımı atıp adamı öpmesi ve bırak pişmanlık duymayı bide yüzündeki o gülen ifade gerçekten çok sinir bozucuydu.

                                                       Charlotte Gainsbourg

Çok fazla detaya girmeyeceğim. Filmde beğendiğim iki şey var ki  bu da filmi şuanda yazmama sebep olan şeydir. Birincisi küçük oyuncu Morgana Davies (Simone)'in oyunculuğu! Gerçekten ayakta alkışlamak istiyorum. Mimikleri, konuşurken tonlamaları vurgulamaları bu kadar mı güzel rol yapılır. Kesinlikle en iyi çocuk oyuncu ödülüne layık! İkincisi ise filmin adını aldığı ağaç.. Gerçekten bu ağaca film çekilir :) Bunun dışında sahneler,çekim ,doğa .. Herşey o kadar güzel ki, bir an önce Avustralya'ya gidip ablamı ziyaret etmeliyim!

                                                                Morgana Davies


Sadece Morgana Davies ' in oyunculuğu için bile bu film izlenir. Sadece beklentinizi benim gibi yüksek tutmayın yeter :) İyi seyirler...




Friday, January 21, 2011

Çarlık Rusyası ' ndan Sahneler.. Muhteşem Bir Sergi..

Friday, January 21, 2011 3 Yorum

Bir kaç gün önce  Pera Müzesi ' ni ziyaret ettim . Şiddetle gitmenizi tavsiye ediyorum! Eğer benim gibi fotoğraf çekecekseniz kesinlikle bir kere daha gitmelisiniz. Ben de öyle yapacağım. Çünkü fotoğraflara odaklanmaktan serginin keyfini tam anlamıyla çıkaramadım. Gidiş amacım Çarlık Rusyası ' ndan Sahneler ve Frida Kahlo  sergisi olsa da diğer sergileride çok beğendiğimi söylemeliyim. Toplam beş kattan oluşan serginin en üst katından başlayıp aşağıya doğru iniyorsunuz. Yukarıdaki  ilk iki katta Çarlık Rusyası ' ndan Sahneler sergisi mevcut. Üçüncü kata geldiğinizde Frida Kahlo & Diego Rivera sergisini geziyorsunuz.  İkinci kattaki Düşlerin Kenti: İstanbul isimli sergi ve son kattaki Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri sergisi birbirini inanılmaz tamamlamış. En son Kütahya ve Çini Seramikleriyle sergi son buluyor. Çıkarken sergiyle ilgili kitap,kartpostal ve hediyelik eşyaların satıldığı dükkana uğramayı unutmayın!  Diğer katlardaki sergilerden bir sonraki yazımda bahsedeceğim..

St.Petersburg'teki Rus Devlet Müzesi'nin koleksiyonundan seçilerek getirilen 65 eser  çalışma hayatı ve yoksulluk, çocukların dünyası, savaş ve ölüm, doğa manzaraları, kadınların kaderi ve kent soylularını konu ediyor.

                                          İlya Repin-Volga Kıyısında Burlaklar (1870-1873)

Rus realizminin temsilcilerinden İlya Repin' in Volga Kıyısında Burlaklar isimli tablosu serginin en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. İşçi sınıfının mücadelesinin anlatıldığı resimde burlaklardan genç ve kırmızıya yakın kıyafetli olanı yerinden doğrulan Rusya'yı sembolize ediyor.

Beni çevreleyen herşey, bana çok büyük heyecan veriyor, beni rahat bırakmıyor ve onları resme dökmemi talep ediyor; Gerçeklik insanı öyle hiddetlendiriyor ki, onu vicdan rahatlığıyla bir örgü örneği  gibi resmetmek mümkün değil.

                                                       İlya Repin-Sınava Hazırlık (1864)

                                                  İlya Repin-Anton Rubinstein Portresi (1887)

Babası rus annesi alman piyanist ve besteci Anton Rubinstein; ''Hıristiyanlara göre yahudiyim, yahudilere göre de hıristiyan, ruslara göre alman, almanlara göre de rusum'' sözüyle unutulmazlar arasındaki yerini alıyor.

                                                        İlya Repin-İşte Enginlik!(1903)

Bazılarının  fırtınaya tutulmuş genç kız ve delikanlının , Rus sanat eleştirmeni Vladimir Stasov tarafından; ''Büyük güçlükler karşısında bile cesur beklentilerini ve mutlu ümitlerini yitirmeyen Rus gençliğini” anlattığını düşündüğü portre beni benden aldı. İşte enginlik! İşte ben!

Ben 60'ların insanıyım. Benim için Gogol'ün, Belinski'nin, Turgenyev'in, Tolstoy'un idealleri hâlâ yaşıyor. Mütevazı çabam, vargücümle düşüncelerimi gerçeğe yaklaştırmaktır: Çevremdeki yaşam beni olağanüstü etkiliyor ve huzursuz kılıyor, adeta kendiliğinden tuvale akıyor.

Aleksey Korzuhin-Düğün Öncesi Eğlence (1889)

Dönemin panayır eğlencelerinin anlatıldığı Halk eğlenceleri isimli bölümde insanların yoksulluklarını ve devlet baskılarını unutup özgürce eğlendiklerini görüyoruz.


                                         Konstantin Makovsky-Maslenitsa Bayramı(1869)

Maslenitsa Bayramı Rusya' da kışa veda ve ilkbaharı karşılama bayramı olarak kutlanıyor.


Nikolay Bogdanov-Okulun Kapısında(1897)


Sergide dikkat çeken diğer bir tema da çocukların dünyası..Özellikle Nikolay Bogdanov' un Okulun Kapısında isimli eseri beni çok etkiledi..

                                                           Karl Lemoh-Yaz Tebriği(1890)

                                                    Nikolay Kasatkin-Öksüzler(1891)

Nikolay Kasatkin' in bu eserinde Rusya'da  o dönemde yaşayan çocukların Türklerle ve bazı Avrupa Devletleriyle olan savaşlardan olumsuz olarak etkilendiğini ve ölüm kavramını düşündüğünü görüyoruz. Duyarlı insanlar olan sanatçıların toplumun sorunlarını böyle güzel bir şekilde betimlemesine tanık olabildiğimiz için  gerçekten çok şanslıyız.

                                                   Alexey Korzukhin-Ekmek Kabuğu(1890)

 Karl Lemoh-Yeni Arkadaş(1885)

İvan Pelevin-Yeni Doğan(1888)

Eserlerin çoğu genel köy yaşantısını ince detaylarla çok iyi anlatıyor.

                                                       Pavel Fedotov-Genç Dul(1851)

Dönemin en önemli sorunların biride küçük kız çocuklarının ve kadınların genç yaşta görücü usulü olarak evlendirilmesiydi. Bir çok kadın kendinden yaşça çok büyük erkeklerle evlendirildiği için erken yaşta dul kalıyordu. Serginin Kadınların Kaderi isimli bölümünde konuyla ilgili bir çok seçkiye yer verilmiş.


                                                       Firs Juravlev-Sunağın Önünde(1874)

                                                   Akim Karneyev-Eşitsiz Evlilik(1866)


                                       Nikolay Yaroşenko-Bilinmeyen Bir Kadının Portresi(1893)

                                                 Nikolay Yaroşenko-Sıcak Bölgelerde(1890)

                                                     Nikolay Yaroşenko-Salıncakta(1888)

İlya Repin' den sonra en beğendiğim eserler Nikolay Yaroşenko' ya ait...


Serginin büyük bir bölümünde İvan Shishkin' in eserlerini görüyoruz. Doğa çalışması yapan ilk rus ressam Shishkin, 1898 yılında tuvalinin önünde ölü bulundu. Eserleri unutulamayacak kalacak kadar detaylı. Öyle ki bakarken kendinizi sanki ormanın içinde hissedebiliyorsunuz..
                                            Ivan Shishkin-Huş Ağacı Ormanında Dere(1883)


                                              Ivan Shishkin-Çam Ormanı Güneşli Bir Gün(1895)

Ve diğer muhteşem eseler...

                                                      Nikolay Koşelyev-Müzik Dersi(1865)


                                                    Valery Yakobi-Dilencinin Paskalyası(1860)


                                                      Vasiliy Maksimov-Kör Usta(1884)

                                                       Vasiliy Surikov-Yaşlı Bostancı(1882)

Sergide olupta buraya koyamadığım daha bir çok harika yapıt var. 20 Mart' a kadar sergiyi ziyaret edebilirsiniz...










Wednesday, January 19, 2011

68.Altın Küre Ödülleri ve Moda Turu

Wednesday, January 19, 2011 3 Yorum
Beverly Hills' de  düzenlenen en iyilerin ödüllendirildiği gecede hangi ödül kime ve nereye gitmiş, kim ne giymiş görelim  :)




Jesse Eisenberg

                                                                      Andrew Garfield    

En İyi Film (Drama): The Social Network


Colin Firth


En İyi Erkek Oyuncu (Drama): Colin Firth (The King's Speech)


Natalie Portman 


En İyi Kadın Oyuncu (Drama): Natalie Portman (Black Swan)





En İyi Film (Komedi-Müzikal): The Kids Are All Right


                                                                   Annette Bening

En İyi Kadın Oyuncu (Komedi-Müzikal): Annette Bening (The Kids Are All Right)


Paul Giamatti

  

En İyi Erkek oyuncu (Komedi-Müzikal): Paul Giamatti (Barney's Version)


                                                                    Christian Bale                                                          


En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christian Bale (The Fighter)


                                                                     Melissa Leo

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Melissa Leo (The Fighter)

                                                                   David Fincher

En İyi Yönetmen: David Fincher (The Social Network)


                                                                     Aaron Sorkin

En İyi Senaryo: Aaron Sorkin (The Social Network)



En İyi Yabancı film: In A Better World (Danimarka)


En İyi Animasyon: Toy Story 3



En İyi Müzik: Trent Reznor, Atticus Ross (The Social Network)





 
Burlesque - You Haven't Seen The Last Of Me (Golden Globes)


En İyi Şarkı: You Haven’t Seen The Last Of Me' (Burlesque)



En İyi Dizi (Drama): Boardwalk Empire


                                                                    Steve Buscemi
 En İyi Erkek Oyuncu - Dizi (Drama): Steve Buscemi (Boardwalk Empire)

                                                                      Katey Sagal


En İyi Kadın Oyuncu - Dizi (Drama): Katey Sagal (Sons Of Anarchy)



En İyi Dizi (Komedi-Müzikal): Glee


                                                                     Jim Parsons


En İyi Erkek Oyuncu (Komedi-Müzikal): Jim Parsons (The Big Bang Theory)


                                                                 Laura Linney

En İyi Kadın Oyuncu (Komedi-Müzikal): Laura Linney (The Big C)


En İyi Mini Dizi: Carlos

 Al Pacino


En İyi Erkek Oyuncu (Mini Dizi): Al Pacino (You Don't Know Jack)


                                                                    Claire Danes

En İyi Kadın Oyuncu (Mini Dizi): Claire Danes (Temple Grandin)


                                                                      Chris Colfer

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Drama, Müzikal-Komedi ya da Mini Dizi): Chris Colfer (Glee)


                                                                    Jane Lynch
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Drama, Müzikal-Komedi ya da Mini Dizi): Jane Lynch (Glee)

İzlenecekler listeme yenilerini ekledikten sonra geceden karelerle devam ediyorum..


Angelina Jolie
  Gecenin en güzel kadını şüphesiz Versace imzalı elbisesiyle Angelina..

                                                                          Brangelina

Tek kelimeyle kusursuzlar..

                                                                       Emma Stone

Emma Stone Calvin Klein' e borçlu olduğu sade ve şık görüntüsüyle beni şaşırttı..

                                                                      Leighton Meester

Burberry elbisesiyle Leighton 'da gecenin şık ve zarif kadınlarından..


                                                                       Sofia Vergara

Vera Wang imzalı elbise Sofia Vergara' ya çok yakışmış..

                                                                       Eva Longoria
Zaten oldukça kısa boylu olan Eva, Zac Posen elbisesiyle yerin altından fırlamış gibi görünüyor :)

                                                                    Natalie Portman

Natalie Portman' ın Viktor&Rolf imzalı bu elbiseyi giymesini hamile olmasına veriyorum..

                                                                      Nicole Kidman

Zaten porselen gibi görünen tenini Prada' nın beyaz elbisesiyle iyice silikleştirmek yerine farklı bir renkle öne çıkarmayı deneseymiş keşke..

                                                                  
                                                                   Scarlett Johansson 

 Angelina Jolie'den sonra gecenin en güzel ikinci kadını bence Elie Saab 'ın tasarladığı elbisesi  ve Van Cleef & Arpels marka mücevherleriyle Scarlett..

                                                                   Catherine Zeta Jones

Monique Lhuillier imzalı elbisesi veVan Cleef & Arpels mücevherleriyle Catherine Zeta Jones hala çok güzel..




Copyright © Venus En Me